Saat Paylaş 1 2 3 4 5 6 7
 

Şaban Bulut Kişisel Web Sitesi Video, Eğlence, Müzik, Bilgi, Güncel Konular, Güncel Haberler ve Daha Fazlası

allah

Rabbimizi Tanıyalım

 

 

Gerçeği her zaman savun. Anlayan olmasa bile vicdanına karşı hesap vermekten kurtulursun. Biz öyle bir hakikate hayatımızı vakfetmişiz ki, güneş gibi parlak, cennet gibi şirin, saadet-i ebedi gibi lezizdir. (Said-i Nursi)

Mülkün sahibi Yüce Sultanı zâtı ile tanımaktan âciz ve mazuruz. O'nu ancak güzel isimleri, benzersiz sıfatları, harika eserleri, akıllara durgunluk veren hükümleri ve hikmet dolu fiilleri ile tanırız. Bu da, yine O'nun Kerim kitabı, emin elçisi vasıtasıyla olan ihsanıdır. Bu mümtaz kaynaklardan istifâdemiz ve samimiyetimiz miktarınca, O'nu ta-nıma şerefine nail oluruz. O nisbette muhabbetimiz, itaatimiz artar, kemâl bulur. İtaatimiz arttıkça O'na yaklaşır ve günbegün sevgimiz aşka dönüşür. Gönlümüze günde yetmiş bin kere nazar eden Rakib (cc), elimizden tutup, marifet deryasına götürür. İçtikçe kanar, kandıkça yanar, yandıkça muhabbetimiz ziyâde olur. İşte o zaman, dünyaya gelişimiz bir anlam kazanır. Artık 'Ten mezbelesinden geçer, dil gülüşenine göçeriz.' 'Ballar balını buldum, peteyim yağma olsun' deriz.

Marifetullah

* Eğer Hakka karşı tam irfan sahibi olabilseydiniz; o irfandan sonra, cehle ve bilgisizliğe yer olmadığını anlardınız. Dağlar, çağrılarınızla yer lerinden oynardı. (Hadisi Şerif)

* Bilmediklerimiz ayağımızın altına konulsaydı, başımız göğe değerdi. (Hadisi Şerif)

O Yüce Zâtı, 'Allah' isminin delâlet ettiği doksan dokuz Esmâü'l-Hüsnâ'yı, kendine has on dört sıfatı düşünmek, aklımızdan tek tek geçirmek ve O'nu tefekkür etmenin zevkini tatmak, zevklerin en büyüğüdür.

O'nun ahlakıyla ahlâklanmayı hedef edinip, Esmâü'l-Hüsnâ hazinelerinin kapısını çalıyoruz. Allah'ımızı ne kadar tanır, ne kadar anarsak, O'na olan sevgimiz o derece artıyor. O'na olan sevgimiz arttıkça arınıyor, temizleniyor, huzur buluyoruz.

'Şüphesiz ki, hükümdarlar bir ülkeyi istilâ ettikleri zaman orasını harap eder ve şerefli kişilerini zillete uğratırlar, dâima böyle yaparlar. (Neml: 34) âyetinin tefsirinde Mevlânâ: 'Bu âyette geçen Melik, Allah sevgisidir. Memlekette, gönüldür. Allah sevgisi hangi gönle nüfuz ederse, oradaki kötü ahlâkları, bozuk itikatları, kötü zanları, âdi kuruntuları târ-u mâr eder, zelil kılar. Kendi, o memlekete öyle yerleşir.

İşte kalbin böyle salim oluşu, huzur-u ilâhide bizim için en büyük sermâye, en büyük faydadır. 'O gün ki, ne mal fayda eder, ne de oğullar. Ancak Allah'a tertemiz kalple gelen müstesna' (Şuârâ: 88 -89) buyurulur.

* Allah'ı tanıtan ilim:

1- Allah'a itaat etmede yardımcı olan.

2- O'ndan korkmayı devam ettiren.

3- Hakkın hududunu tecâvüz ettirmeyen ilimdir.

* İnsanın bedenine bağlı olan bütün arzu ve lezzetlerin ölümle beraber sönecekleri, tükenecekleri şüphesizdir. Bedene ait elemler de ölümle bitecektir. Marifet lezzeti kalbe âit olup, ölümle artar. Hatta daha parlak olur.

* İnsan bu âleme ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mâhiyet ve istidat itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün hakiki ilimlerin esâsı ve mâdeni ve nuru ve ruhu; mârifetullahtır ve onun esâsı da imân-ı billâhtır. (S. Nursî)

* Hakiki mârifetullah ve kemâlât-insâniye terk-i mâsivâ olur.

* Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve ziynetleri, Halikımızı, Mâlikimizi ve Mevlâmızı bilmediğimiz takdirde cennet olsa bile cehennemdir.

* Marifet, Hak yolunun yolcularınca, bilmenin bilenle bütünleşip onun tabiatı hâline gelmesi ve bilenin her hâlinin bilinene tercüman olması mertebesidir.

* İnsan, mârifet-i ilâhi'ye ulaştığında, kalbi münbit bir arazi gibi sulanır ve orada şu güzel huy ve hasletler ortaya çıkar:

1- Tevekkül.

2- Kanaat.

3- Haya.

4- Şecaat.

5- Sıdk.

6- İffet.

7- Sehâ.

Mârifetin Dereceleri

1- Mârifet-i âmme: Bu husus, bütün mahlûkatta müşterektir.

2- Mârifet-i Has.

3- Mârifet-i Hâsü'l-has.  Üçüncü  mertebeye yükselebilmiş kimsede, muayene ve müşâhade sıfatları hâsıl olmuştur. Bu mertebeye mârifet-i hakîki denir. Bu mertebenin hâsıl olması için, insanın tamamen kendinden fâni olması, talipte bütünüyle mahbûbun tecelli etmesi gerektir.

Mârifet Ehli...

* Arifin lügat anlamı; şinâ, vâkıf, sabırlı, mürşid, feyizle bilen, mütehassıs, idare, süslemek, ilân etmek.

* Allah'ın sanatının inceliğini bilmek, sahili olmayan deryaya dalmaktır. Bunun için marifet ehlinin sevgisi ayrı ayrıdır. Fazla bilen, fazla sever.

* Kul, marifete sâhib olunca, kalbi nurlanır; bu nur, azalara da yansır.

* Marifet Ehli

1- Allah'ın kerih gördüğünü kerih görürler.

2- Sevgisini her şeyden önde tutarlar.

3- Onlarda Allah'ın hoş görmediği bir şeyin yerleşmesine imkân yoktur.

4- Allah'ın nimetleri hakkında tefekkür ile meşgul olur.

5- Allah'a şükrü hakkıyla edâ edemeyeceklerinin şuuruna ermişlerdir.

6- Allah'a karşı haya etmeleri ve korku içinde olmaları sebebiyle cenneti bile hatırlamazlar.

7- Marifet yoluna giren söz edemez. Az sözlü olur.

8- Sonsuz hayret ve dalgınlık içinde bulunur.

9- İşin dışından geçer.

10- Hakkın birliğinde yok olur.

11- Her halinde O'na yaklaşma yoluna koyulur.

12- Her hali bırakır; bütün hallerin sahibine bağlanır. Çünkü arif olan; işi tümden aslına bağlı bilir. Geçici duyguları sevmez.

Muhabbetullah

* Herkes, 'Ben Allah'ı severimi yahut dünyadan daha çok severim' diye iddia eder. Fakat bunun bir ölçüsü vardır ki, onunla anlaşılır. Bu da şöyledir: Bir kimseye şehveti ve nefsi bir şey emretse, Allah'ın (cc) gönderdiği şeriat da bunun aksini emretse, kalbini Allah'ın (cc) emrine doğru meyletmiş, yaklaştırmış görürse, o Allah'ı (cc) seviyor demektir. Nitekim iki kimseyi de seven bir kimse, bunlardan birini daha çok seviyorsa, aralarında bir ihtilâf çıktığı zaman, kendini, daha çok sevdiğinin tarafında görür ve onu daha çok sevdiğini bununla anlar. Böyle olmayınca, dil ile söylemekte hiç fayda yoktur.

Allah'ı Sevmenin alâmeti

1- Kur'an'ı sevmek.

2- Peygamberi sevmek.

3- Sünneti sevmek.

4- Ahireti sevmek.

5- Dünyaya buğz etmek ve ondan yeteri kadar almaktır.

6- Ölümü kötü görmemek.

7- Allah'ın sevdiğini, kendi sevdiğine tercih etmek.

8- Dâima Allah'ı kalbinde bulundurmak.

9- Bütün kullarını sevmek.

10- Halvet ve münâcaatı sevmek.

11- İbâdeti ağırlanmadan yapmak, mûtileri sevip, âsilere buğz etmek.

12- Hüsn-ü zan.

13- Şüphelilerden kaçınmak.

14- Belâlardan haz duymak.

15- Fedâkârlık.

16- Sabır.

17- Rızâ.

18- Gadaplanmama.

19- Nefsi islâh.

20- Hiçbir şeye sahip olmaz, her şeyini sevgilisine bırakır.

* Resûlûllah'ı (sav) sevmenin şartı, fakr hâlidir. Allah sevgisi için de, belâ şarttır.

* Sevginin şartı, sevilene karşı irâde sahibi olmamaktır. Allah sevgisi, iddia ile olmaz. Herhangi bir kimse bu hususta iddia sahibi olursa, sevgiden uzaktır. Bir çok iddia sahibi olmayanlar vardır ki, Hak katında mekân tutmuştur.

* Sevginin göstergesi, itaat ve hizmettir.

* Sevgide gayret vardır.

* Seven, sevdiğine benzemek ister.

* Sevgi fedâkârlık ister.

* Sevgi, cefâda da, vefada da değişmemeli.

* Seven sevdiğiyle beraberdir. 'Seviyoruz' diyoruz ama, O'nunla başbaşa ne kadar kalabiliyoruz? Nafilelerle yaklaşıyor muyuz?

* Kalbin gıdası, Mevlâ'nın muhabbet ve marifetine ulaşmaktır. Zîrâ kalp tabiatının gereği, kendi tasarruf sahibini bulmaktır. Ona candan meyl ve muhabbet eylemektir.

Kalbin helaki ise, Mevlâ'dan gafil olmak, mâsivâya meyletmektir ve nefsin hevâsma uyup dünya endişesinin derin deryasına dalmaktır.

Allah'ın hidayet ettiği kimseler

* Nasıl ki insan, öldüğünde anlayışı kaybolup, akrabalarından bir ferdi bile tanımaz olursa; marifet hâline eren de, o heybete dalar, kendisini kaybeder ve Rabbinden başkasını tanımaz. Tek şey tanır ve bilir: ALLAH.

* Arif, Allah'a, halka uyarak tapmaz; arif, Allah'a, Hakk'a uyarak tapar.

* İnsan, Allah'dan elde ettiği marifet sayesinde;

1- Nefsini dizginlemiş.

2- Kalbini sıhhate kavuşturmuş.

3- Niyetini düzeltmiş.

4- Gönlü âhireti arzular olmuş.

5- Nefsi dünyadan uzaklaşmış, bunun, kendisine Allah'ın bir lütfü olduğunu anlamıştır. Bu durumda onların kalpleri ve gözleri O'nunla aydınlanmıştır. Onlar, Allah'ın hidâyet ettiği  kimselerdir,  onlar  Ulû'l-El-bab'dır.

* Marifet kalpte olur, defter ve kitaplarda olmaz. Bu duygunun kalbe yerleşmesi için, Allah'a ibâdet etmek gerekir.

* Marifet, Allah ile kul arasındaki hicap perdesini yırtar.

* Marifet sahibi olmayanın hâtıraları boştur. Bir hâtıra, hayrı ve şerri göstermiyorsa, o sağlam değildir.


Kaynak: Milli Gazete


 

TÜRKİYE CANIM FEDA

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol